Üç yılı aşkın devam eden çevre mücadelemiz, bugün itibariyle gelinen nokta ve kamuoyuna yansıyanlarla (henüz yansımayanlarla da) ilgili bazı hatırlatmalar ve açıklamalarda bulunmak, konuya ilgili çevreler açısından gerekli gözüküyor.
Hatırlatmak açısından özetlenirse; Pazarcık’ın Narlı beldesinde yaklaşık 3 yıl önce yapımına başlanan ve bu günlerde çalıştırılmakta olan devasa büyüklükte iki adet çimento fabrikasına karşı, o günlerden bu yana bir halk muhalefetiyle itiraz edilmiş, tarımsal anlamda yüksek verimliliğe sahip bu ovada yaşama dönük bu saldırıya karşı hem çeşitli eylemliliklerle hem de hukuki anlamda açılan davalar aracılığıyla “yaşam”dan yana bir tavır ortaya konulmuştur.
Bu çevre hareketi kısa sürede Avrupa’da yaşayan Pazarcıklıların önemli bir kesimi tarafından sahiplenilmiş ve heyecanla karşılanmış, aynı zamanda Türkiye’deki çeşitli bölgelerden çevre mücadelesi aktivistleri ile ilişkiye geçilerek dayanışma anlamında önemli adımlar atılmıştır.
Bugün Narlı bölgesinin sadece bu fabrikalarla kuşatılmayacağı ve buranın bölgedeki stratejik konumu vesilesiyle çeşitli sermaye gruplarına peşkeş çekilmesi ile birlikte birçok fabrikaya ev sahibi yapılmak istendiğini bilmekteyiz. Bu aralar iki çimento fabrikasının daha ÇED raporlarının hazırlanmakta olduğu aldığımız duyumlar arasında. Henüz söylenti aşamasında olan kömürle çalışan elektrik santralleri de bunlardan bazıları.
Yeni gelişmeler göz önüne alındığında Pazarcık Ovama Dokunma Çevre Hareketimizin sorumluluklarının bir hayli arttığını ve bu doğrultuda bölge halkının mücadeleye katılması açısından da çok geri bir noktada olduğumuzu söylemek oldukça yerinde bir ifadedir. Bu olumsuzluklarla birlikte mücadelede kazandığımız deneyimler, düne nazaran daha ileride refleksler gösterebilecek durumda oluşumuz bizi yeniden umutlandırabilmekte ve daha kararlı bir süreç başlatmak niyetindeyiz.
Yakın bir gelecekte Danıştay’daki davalarımızdan biri sonuçlanacak. Uzun ve özverili hukuki mücadelemiz gerçeği bir yana, ülkemizdeki sermaye yanlısı esnetilmiş yasalar bizi “İyi niyetli birkaç hakimin eline düşersek”le başlayan cümlelere itmekte. Yine de lehte ve aleyhte her iki karar neticesinde de verilecek mücadeleye yeni bir soluk kazandırılabilir.
Sanko’ya ait çimento fabrikasının açılışına İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi’nin davet edileceği ve açılışta bulunacağı söylenmekte. Bu sermaye grubunun uluslararası ilişkileriyle süren davalar açısından, “gözdağı” niteliğinde bir etki yaratılmak istenmektedir. Bu sermayenin büyüklüğü, gözü dönmüş bir şekilde kâr hırslarıyla yaptıkları saldırıları meşru kılamamalı ve bölge halkı haklı mücadelesinin “doğrularının” bu savaşı kazanabileceğine inanmalıdır.
Pazarcık halkı yurtdışına göç etmiş 130 bin nüfusuyla, bütün gurbetçi emekçiler gibi ekonomik krizle ivmelenerek hızlanan sermaye saldırılarına maruz kalmakta, ekonomik-sosyal hakları hızla gasp edilmeye devam etmektedir. Yıllardır kendi topraklarına özlem duyan bu emekçiler Pazarcık’taki bu kuşatmaya bölge halkıyla omuz omuza verip er ya da geç dur diyecektir. En önemlisi bu dur deyişi sonuç getirebilecek bir yakın geleceğe taşımak için mücadele etmektir. Gün bu gündür…
Umut Keskintimur (Maraş)
15/01/2010 (evrensel Gazetesi)