Prof. Dr.Ali Osman Karababa – (Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı) Çimento endüstrisi üretim sürecinde oluşan yüksek sıcaklık, tozluluk, alerjik maddeler ve gürültü nedeniyle çalışanları (850 000 kişi); ürettiği toz, baca emisyonlarındaki atık gazlar ve toksik kimyasallarla da çevreyi ve çevrede yaşayan halkı olumsuz yönde etkilemektedir. Çimento sanayi
Prof. Dr.Ali Osman Karababa
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı
Çimento endüstrisi üretim sürecinde oluşan yüksek sıcaklık, tozluluk, alerjik maddeler ve gürültü nedeniyle çalışanları (850 000 kişi); ürettiği toz, baca emisyonlarındaki atık gazlar ve toksik kimyasallarla da çevreyi ve çevrede yaşayan halkı olumsuz yönde etkilemektedir. Çimento sanayi genellikle hammadde kaynaklarına ve tren garı, liman vb. ulaşım kolaylığı sağlayan çıkış noktalarına yakın yerlere konuşlandırılmaktadır. Çünkü çimento ağır bir malzemedir, kara yoluyla taşınması pahalıdır.
1911 yılında İstanbul-Darıca`da kurulan ve toplam 20.000 ton/yıl kapasiteli fabrika ile ülkemizde çimento sanayinin temelleri atılmıştır. Cumhuriyetin kurulması sonrasında Ankara, Kartal ve Zeytinburnu fabrikaları işletmeye alınmış, 1950`li yıllardan sonra çimento ihtiyacını karşılamak üzere, yeni çimento fabrikaları kurularak bu sanayi dalında büyük bir gelişme yaşanmıştır. Günümüze gelindiğinde ülkemizdeki çimento fabrikası sayısı 40`ın üzerine çıkmıştır.
Bir ton çimento üretebilmek için yaklaşık 1.5 ton hammadde, 0.3 ton hava, 6 gigajül yakıt kullanılırken, 0.94 ton karbon dioksit de atmosfere salınır.
Çimento sanayi; başlıca kalsiyum, silisyum, alüminyum ve demir oksitleri ihtiva eden hammaddelerin, kırılıp ince öğütüldükten sonra çimento döner fırınlarında sinterleşme derecesine (1350°C -1450°C) kadar pişirilmesiyle elde edilen yarı mamul olan klinkerin içine, yüzde 3-5 oranında alçıtaşı karıştırılarak çimento değirmeninde öğütülmesiyle imal edilen hidrolik bir bağlayıcı olup; katkılı üretim için, klinker ve alçı taşı karışımına eklenen diğer bazı katkılar, puzzolonik maddeler, yüksek fırın curufu, termik santral uçucu külü vb. katılıp çimento değirmeninde öğütülmesiyle imal edilen tüm hidrolik bağlayıcıları kapsamına alan bir sektördür.
Çimento üretiminde kullanılan hammaddelerin ve yakıtların özellikleri ile üretim tekniğinin seçimi; gerek kirletici emisyonların atmosfere yayılmasında, gerekse enerji ve yakıt kullanımı ve sarfında son derece önemlidir.
Çimento döner fırınlarında klinkerin pişirilmesi yüksek sıcaklıklarda (1350°C -1450°C) gerçekleştiğinden ve aynı zamanda kullanılan hammaddeler yüksek kireç içerdiğinden dolayı pişirme işleminde birçok zararlı maddeleri absorbe ederler. Bu nedenle, çimento döner fırınları, çevre açısından sorun oluşturan birçok atığın (ağaç, kağıt, tekstil, atık yağ, çözücü madde, plastik, lastik, ve arıtma çamuru vb.) yakılarak bertaraf edilmesinde de kullanılmaktadır. Ancak bu işlem beraberinde yakılan atıkların niteliğine bağlı yeni kirlenmeleri de gündeme getirmektedir.
Çimento üretimiyle ilişkili temel çevre sorunları havaya verilen emisyon ve enerji tüketimidir. Atık su deşarjı ise genellikle sınırlıdır. Çimento endüstrisinde hammadde çıkarılması, toprak kullanımını ve biyoçeşitliliği olumsuz etkilemektedir.
Çimento endüstrisi, dünya birincil enerji tüketiminin yüzde 2`sini oluşturmaktadır. Ve dünyadaki insan kaynaklı CO2 emisyonunun yüzde 5`i çimento endüstrisi kaynaklıdır. Bu da günümüzün en önemli çevre sorunu olan küresel ısınma üzerinde çimento sanayisinin etkisinin büyüklüğünü göstermektedir.
Çimento endüstrisinde kullanılan geleneksel fosil yakıtlar kömür ve ağır fueloil`dir. Yanabilir evsel atıkların ve diğer endüstrilerden kaynaklanan atıkların ve hatta tehlikeli atıkların (örneğin atık solventler, kullanım süresi dolmuş araç lastikleri, atık plastikler, artık yağlar, toksik kimyasallar, pestisitler, vb.) çimento fabrikalarında yakıt olarak kullanımı atıkların miktarının azaltılmasına ve endüstriyel atık sorununa bir çözüm olarak görülebilmesine karşın yarattığı çevresel kirlilik bu olanakla karşılaştırılamayacak kadar büyüktür. Dünyada çimento üretiminin artmasına paralel olarak, bu yakma süreçleri sonucunda, gittikçe artan düzeylerde kalıcı organik kirleticilerin (KOK) ve parçalanmaya dirençli biyoakümülatif (vücutta birikme özelliği olan) toksik kimyasalların ve istenmeyen yan ürünlerinin doğaya salınımı da artmakta, çevre ve insan sağlığı açısından doğrudan ve dolaylı maruziyetler (gıda zincirine girerek) nedeniyle çok büyük zararların oluşumu riski de giderek büyümektedir.
Aşağıdaki tabloda çimento endüstrisinden kaynaklanan temel çevresel sorunlar verilmektedir. Bu sanayi sektöründe yakıt olarak özellikle klor içeren atıklar kullanıldığında dioksinlerin oluşumu ve bunların baca emisyonuyla havaya salınımı sözkonusu olmaktadır. Hava, su, toprak ve gıda kirliliği nedeniyle hamile kadınların dioksin kirliliğine maruz kalması doğacak bebeklerde öğrenme güçlüğü, IQ düşüklüğü, tiroid hormonu azalması ve hiperaktivite gibi sorunlara neden olmaktadır.
Çimento üretiminin temel çevresel etkileri (Marlowe, Mansfield 2002)
Çimento üretiminden kaynaklanan tozların; hammadde ocaklarından başlamak üzere hammaddenin taşınması, kırılması, stoklanması, öğütülmesi ve pişirilmesi ile alçı ve katkı maddeleri katılıp tekrar öğütülerek paketlenmesine kadar geçen her aşamada, atmosfere partikül madde emisyonu olarak yayılması kaçınılmaz bir sonuçtur. Çünkü çimento üretiminde, hem ara maddeler, hem de son ürün olan çimento toz halindedir.
Çimento üretiminden kaynaklanan ve çevreye yayılan en önemli emisyonlar sırasıyla; çeşitli partikül maddeleri, hammadde tozu, kömür tozu, klinker tozu, farin tozu, alçı, çimento tozu , döner fırında veya kurutma işlemlerinde kullanılan yakıtlardan,öğütülmüş toz kömür, fuel-oil veya doğal gazdan çıkan normal yanma ürünleri olan kükürt ve azot oksitleridir. Ancak, unutulmaması gereken gerçek şudur; kirletilen çevrenin temizlenmesi, korunmasından çok daha güç ve pahalıdır. Çimento üretim ünitelerinin, toz tutma sistemleriyle donatılması; hem teknolojik, hem ekonomik, hem de 2872 Sayılı Çevre Kanunu`na göre çıkarılan ve atmosfere atılan gaz ve toz miktarına sınırlayıcı standartlar getiren Hava Kalitesinin Korunması Yönetmeliği hükümleri gereği yasal bir zorunluluktur.
Ülkemizde „Çevrenin korunması, iyileştirilmesi, arazi ve doğal kaynakların en uygun bir şekilde kullanılması ve korunması; su toprak ve hava kirlenmesinin önlenmesi, ülkenin bitki varlığı ve hayvan varlığı ile doğal ve tarihsel zenginliklerinin korunarak bugünkü ve gelecek kuşakların sağlık, uygarlık ve yaşam düzeyinin geliştirilmesi ve güvence altına alınması için yapılacak düzenlemeleri ve alınacak önlemleri, ekonomik ve sosyal kalkınma hedefleriyle uyumlu olarak belirli hukuki ve teknik esaslara göre düzenlemek“ amacıyla 2872 Sayılı Çevre Kanunu 8 Ağustos 1983 Tarih ve 18132 Sayılı Resmi Gazete`de yayımlanmıştır. Bu Kanunun amaç ve ilkeleri doğrultusunda Başbakanlık Çevre Müsteşarlığı tarafından hazırlanan Hava Kalitesinin Korunması Yönetmeliği“ 2 Kasım 1986 Tarih ve 19269 Sayılı Resmi Gazete`de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. „Bu yönetmeliğin amacı, her türlü faaliyet sonucu atmosfere yayılan is, duman, toz, gaz, buhar ve aerosol halindeki emisyonları kontrol altına almak; insan ve çevresini hava alıcı ortamlardaki kirlenmelerden doğacak tehlikelerden korumak, hava kirlenmeleri sebebiyle çevrede ortaya çıkan umuma ve komşuluk münasebetlerine önemli zararlar veren olumsuz etkileri gidermek ve bu etkilerin ortaya çıkmamasını sağlamaktır.“
Çimento fabrikaları bu yönetmelik kapsamında ve kirletici vasfı yüksek-izne bağlı tesisler olup, „A“ grubunda yer almaktadır.
Çimento tozuna maruziyetin sürekliliği halinde rinit, kronik bronşit, akciğer grafisinde dansite değişiklikleri, akciğer fonksiyonlarında azalma gibi sorunlar gözlenmektedir.
Partiküler kirlilik, mikroskobik düzeyde katı veya sıvı damlacıklardan oluşur ve akciğerlerimizin alveollerine kadar ulaşarak ciddi sağlık sorunlarına neden olurlar. Birçok çalışma partikül kirliliğinin değişik sağlık sorunlarına neden olduğunu göstermiştir. Bunlar: solunum yollarında irritasyon, öksürük, solunum zorluğu, akciğerin solunum kapasitesinde olumsuz değişiklikler, astım krizleri, kronik bronşit oluşumu, kalbin düzensiz çalışması, ölümcül olmayan kalp krizleri, kalp ve akciğer sağlığı sorunu bulunanlarda erken dönem ölümleridir.
Çimento endüstrisi yarattığı partikül ve gaz kirliliği yanında kullanılan hammaddelere ve özellikle alternatif yakıt olarak kullandığı maddelere bağlı olarak başta arsenik, kadmiyum, nikel, krom, bakır, cıva, kurşun, mangan, selenyum, vanadyum, çinko gibi birçok metalin çevreye yayılarak çevre kirliliği (hava, su ve toprak kirliliği) oluşmasına yol açar. Bu metallerin doğrudan solunum yoluyla ve dolaylı olarak beslenme zinciri aracılığıyla insan ve diğer canlılar tarafından alınmasıyla her birinde özel olumsuz sağlık sorunları ortaya çıkar.
Yine çimento endüstrisi çevreye verdiği partikül, gaz ve metal emisyonlarıyla bitkiler üzerinde doğrudan veya dolaylı olarak zararlı etkilere neden olur. Kısa erimde bitkilerin yapraklarının ölümüne (özellikle toz emisyonu), uzun erimde ise toprağın yapısında oluşturduğu olumsuz değişikliklerle (toprağın doğal yapısını bozarak) bitki hastalıklarına verimin azalmasına ve tarımsal üretimin yok olmasına neden olur.